GEÇMİŞ ZAMAN

AKIN Gazetesi’nin 1967 senesinde yayınlanan bir sayısında çirkin bir ses işitildi, ardından dünya dönüşüp değişirken bu çirkin sesin yankısı değişmeden bugüne kadar gelebildi. Nefretin, şiddet dilinin ve hedef göstermenin suç sayılmadığı ülke sınırlarında homofobiye karşı direnç gösterenler, aslında sadece bugünün medyasındaki  bu pespaye seslere değil, bu tarihsel çizgiye de direnç gösteriyorlar. Aktivist Erman Dolmacı’dan bu direncin sesi olmasını, tarihe cevap vermesini istedik. 

Erman Dolmacı

Erman Dolmacı, Kıbrıs Üniversitesi'nde Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları alanında doktora yapmakta olan bir LGBTİ+ hakları aktivisti ve araştırmacıdır. Lisanslarını Çevre Mühendisliği ve Sosyoloji bölümlerinde bitirdikten sonra yüksek lisanslarını da Sürdürülebilir Enerji Sistemleri ve Atmosfer Bilimleri alanında tamamladı. Eğitimi sırasında Erman, Kıbrıs'ta Kayıp Şahıslar Komitesi'nde araştırma asistanı olarak ve daha sonra Kuir Kıbrıs Derneği'nde Konuşulmayanlar Projesi'nde proje asistanı olarak çalıştı. Ardından Kıbrıs Türk Mühendis Odaları Birliği'nde ve tekrardan Kuir Kıbrıs Derneği'nde proje koordinatörü olarak görev aldı. Erman şu anda İnsan Hakları Platformu'nda LGBTİ+ Hakları Program Koordinatörü olarak çalışmaktadır. LGBTİ+'ların insan haklarının savunulması ve aktivizm konusunda yaklaşık on yıllık bir deneyime sahiptir ve veganizm, anti-militarizm, feminizm, ekoloji ve ırkçılık karşıtlığı gibi alanlarda mücadele etmek için kesişimsel aktivizm konusunda tutkuludur.

Cinsi Sapıklar Halen Şikayetçi!

Yıl 1967, Akın Gazetesi’nde çıkan haberin başlığı ‘Cinsi sapıklar, Wilson Hükumetinden şikayetçi’. Cinsi sapıkların eşcinseller olduğu daha yazının başında ‘Homoseksüelliğin, yani cinsi sapıklığın…’ cümlesiyle yazar tarafından okuyucuya açıkça vurgulanıyor. Eşcinselliği cinsi sapıklık olarak görenlere karşı, bizlere layık görülen bu sıfatı sahiplenerek ben de yazı boyunca bu tabiri kullanacağım. Benzer şekilde geçmişte İngilizce’de hakaret amacıyla kullanılan ‘Queer’ gibi kelimelerin yıllar içinde LGBTİ+’lar tarafından sahiplenilmesi, anlamının yeniden tanımlanıp kullanılması hem kelimenin hem de özgürlük mücadelemizin sınırlarını genişletmiştir. Cinsi sapıklık yazı bağlamında iktidarın norm olarak belirlediği cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği dışında kalanları yani LGBTİ+’ları temsil ediyor. Fakat işin aslı bize ne dendiğinden çok yazının başlığında da belirtildiği gibi hükümetten şikayetçi oluşumuzdur. Geçmişten günümüze birçok ülkede yöneticiler değişse de halen cinsel özgürlükler konusunda hem geride kaldığımızı hem de yıllarca örgütlenerek aldığımız hakların kaybedildiğine şahitlik edebiliyoruz. Bu bağlamda yıllar önce Wilson Hükümeti’nden şikayetçi olan biz cinsi sapıklar halen örgütlenmeye ve eşitlik talebimizi tüm dünyada dillendirmeye devam ediyoruz. 

Gazete kupürüne dönecek olursak, haberin yapıldığı dönem cinsi sapıklığın/eşcinselliğin henüz hastalık sayıldığı, İngiltere dahil olmak üzere sömürgelerinde de (Kıbrıs dahil) suç olarak kabul edildiği yıllar. Yıllar sonra eşcinsellik ve ardından trans varoluşalar hastalık olmaktan çıkarılsa da daha en baştan bilim ve tıp dünyasının cinselliği üremeye indirgeyerek oluşturduğu söylemin etkilerini halen günümüzde de yaşıyoruz. Ayrıca bugün ve geçmişte cinsi sapıkların karşıtı olduğunu söyleyen iktidar, aslında kendi varlığını da bizler üzerinden gerekçelendiriyor. Yani demek istediğim bunca öteki karşıtları; biz ötekiler sayesinde varlıklarını gerekçelendirebiliyorlar ve sözde mutlu aile tablolarını, milli değerlerini, dini ve bilimsel görüşlerini, ahlak bekçiliklerini… yani iktidarlarını devam ettirebiliyorlar. Evet, özetle demek istediğim sevgili cinsi sapık karşıtlarının biz olmadan var olamadıklarıdır ☺. Bu iddia elbette ki bana ait değil ve dahası yıllardır üzerine konuşulan derin bir meseledir. İşin ilginç yanı ise cinsi sapıkların yaşam tarzlarını toplumun gözüne sokmaması beklentisinin her dönem popüler bir argüman olmasıdır. Bu beklenti içine girenler elbette ki her dönem hayal kırıklığıyla bizlerin okulda, işte, mecliste, sokakta ve tabiri caizse her yerde var olduğumuzu ve var olmaya devam edeceğimizi anlamaları biraz zaman alıyor. Belki de bu yüzdendir ki ‘saygım var ama gözümüze sokmasınlar’ kadar dünyanın en anlamsız argümanlarından birini halen sarf edebilecek kadar cinsi saflık yapabiliyorlar. Ayrıca, cinsi saflar kendilerine iktidar tarafından verilen imtiyazlarının sarsılmasından korkarak hayatlarının neredeyse her anını saldırı altında hissederek yaşayabiliyorlar. Örneğin haber kupürünün içeriğinde de anlatıldığı gibi ‘cinsi sapıklığın serbest kalabilmesi’ için Lordlar Kamarası’na kanun tasdik edilmiş olması ‘adeta hükümete baş kaldırı’ olarak aktarılıyor. Eşcinselliğin suç olmaktan çıkarılmasıyla hükümete baş kaldırmanın nasıl ilişkili olabileceğini düşünebiliriz. Fakat bu ifadeler iktidarın kendini nasıl da cinsi sapıklar üzerinden kurguladığını açıkça ifşa ediyor. Bu bağlamda medyanın geniş kitlelere ulaşması konusundaki gücü önemlidir. Bu yüzdendir ki son zamanlarda Kıbrıs’ta her gün yeni bir internet gazetesi açılırken aynı zamanda da Kıbrıs Gazetesi gibi köklü kurumları zengin iş adamları satın almaya devam ediyor. Üstelik yıllarca birlikte eğitimlerin düzenlendiği, editörlerinden gazetecilerine, yakın ilişkiler kurduğumuz Kıbrıs Gazetesi’ne atanan yeni Genel Yayın Yönetmeni Özer Kanlı ‘’Milli değerlerimize aile ve toplum yapımıza saldırılar…’’ adlı yazısıyla bizleri hedef gösterebiliyor. Özellikle etkili kullanıldığında medya, bir propaganda aracına dönüşebilir ve kitleleri harekete geçirip örneğin cinsi sapıklara karşı sistematik bir şiddeti körükleyebilir. Bu yüzdendir ki cinsi saflık adı altında gaz odalarında yakıldık, elektro şoklarla saptığımız yollardan döndürülmeye çalışıldık, yetmedi yasaklandık ve hiçe sayıldık. Peki, kimiz gerçekten biz? Neden korkulur bu kadar bizden? 

Gazete kupürüne göre cinsi sapıklar Gerçek Zevk Ehilleri Birliği’nin üyesiymiş. Adına bakınca helal olsun dedim, bir oluşuma verilebilecek en iddialı isimlerden birini seçmişler ☺. İnsanın içinden tek tek bu cinsi safları bulup korkmayın bu kadar; zevkten, sevgiden, cinsellikten, arzudan… korkmayın diyesi geliyor. Ama ellerinde değil korkuyorlar çünkü yıllarca azınlık diye kendilerini teselli ettikleri bir topluluğun, haberin devamında da belirtildiği gibi, ‘milyondan fazla üyeye’ sahip olduğunu öğreniyorlar. Böyle düşünmekte de haklılar çünkü biz cinsi sapıklar zamanlar, toplumlar, gezegenler ve hatta paralel evrenler arası ve ötesi bağlara sahibiz ve iktidarı sarsmaya kararlıyız! 

Haberin sonunda iktidara gelmek istediğini söyleyen dernek başkanı John Curtis’ten belki de ayrıştığımız noktalardan biri de burasıdır. Biz cinsi sapıklar iktidara gelmekle veya asimile olup normalleşmekle ilgilenmiyoruz bizim derdimiz iktidarı altüst etmek normalin kendisini sorgulamaktır. O nedenle yazıyı sonlandırırken cinsi sapık atamız John Curtis’in sözlerinden ilham alarak: ‘korkmayın bizler iktidarı sarsarak tüm dünyanın yaşayışını tamamıyla değiştireceğiz ve bu da herkes için çok hayırlı olacaktır’ demek istiyorum.

03-Eylül '23

03-Eylül '23

03-Eylül '23