İsmail Gökçe
Fotoğraf Üstüne
EMAILINstagram

End Road Work

Aslında bu sayfa fotoğrafla ilgili teknik-içerik yazılardan oluşacaktı. Sevgili Bulut dergiyle ilgili fikirlerini bana anlatırken fotoğraf içerikli bu sayfanın kurgusunu çektiğim bir fotoğrafı anlatma/inceleme üzerine yapmıştık. İlerleyen sayılarda öyle de olacak fakat bu ilk sayıda hem 1995-2010 yılları arasında DAÜ’de çalışan, 2015 yılında kaybettiğimiz İletişim Fakültesi’nin efsane hocası, bana fotoğrafçılığı öğreten sevgili hocam Skip Norman’a olan özlemimi gidermek hem de onu anmak için biraz kişisel bir yazı olacak. Bulut ile önceden belirlediğimiz gibi benim çektiğim bir fotoğrafın değil, Skip Hoca’nın çektiği bir fotoğraf üzerine yazmaya çalışacağım.

Tanımayanlar için hocanın biz öğrencileri üzerinde ne kadar emeğinin olduğunu anlatabilmek için 2010 yılında emekli edildikten sonra ülkesine dönme kararı aldığında ona ithafen açtığım fotoğraf sergisinin ve kitabının açıklama yazısını buraya ekliyorum:

 

“Fotoğraf çekmeye 12 yaşında babamın bana hediye ettiği fotoğraf makinesiyle başladım. Yıllarca çevremde bu sanata ilgi duyduğunu düşündüğüm insanlardan fotoğrafla ilgili bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Aldığım bilgiler tatmin edici olmaktan uzaktı. Uzun bir süre deneme yanılma yoluyla kendi kendime öğrenmeye çalıştım. Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde okurken hocam Wilbert Skip Norman ile tanışana kadar bu böyle devam etti.

2000 yılının Şubat ayında Skip hocanın ilk dersine girdiğim gün fotoğrafın hayatımın merkezinde yer alacağını biliyordum. Bu sadece benim fotoğraf tutkumdan kaynaklanmıyordu. Skip Norman’ın fotoğrafçı kişiliği, öğretmeye karşı pozitif tavrı, öğrencilere karşı bitmeyen sabrı, öğrenci merkezli eğitim anlayışı ve sonsuz bilgisi beni fotoğrafa daha da yakınlaştırdı. Fotoğrafla çok daha önce ilgilenmeme rağmen hocadan ders almaya başladığım 2000 yılını fotoğraf hayatımın başlangıcı olarak kabul ettim. Tıpkı diğer yeni başlayanlar gibi ben de “güzel görüntülerin” peşinden koştum. Skip Norman'dan ise içinde yaşadığım kültürün dinamiklerini fotoğraf aracılığıyla anlamayı öğrendim. Zamanla hoca-öğrenci ilişkimiz önce usta-çırak, sonra baba-oğul ilişkisine dönüştü.

2002 yılındaki mezuniyetimden sonra Skip, “Sana öğretebileceğim her şeyi öğrettim, artık profesyonel bir mecraya gitmeli ve eğitimine orada devam etmelisin” dedi. Bu sözleriyle İstanbul'a fotoğraf alanında yüksek lisans yapmaya gitmemi teşvik etti ve destekledi. Lisansüstü eğitimim sırasında öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladım ve artık baba-oğul ilişkimiz arkadaş-meslektaş ekseninde gelişmeye devam etti. Fotoğraf, fotoğrafçılar ve yeni projeler hakkında yaptığımız saatler süren sohbetler her zaman ufkumu genişletti. Ne zaman bir çıkmaza girsem veya motivasyonumu kaybetsem, onun “keep your fire burning” (ateşini yakılı tut) sözünü hatırladım ve her şeye yeniden başladım. Hayata ve insanlara dair entelektüel ve insani birikimi karşılaştığım her türlü sıkıntıda bana ışık oldu. 76 yaşında olmasına rağmen mesleki anlamda her türlü yeniliği takip etmesi, kendini geliştirmeye ve yeni projeler üretmeye devam etmesi sadece bana değil hayatlarına dokunduğu herkese örnek olmaya ve ilham vermeye devam ediyor.

Skip, Temmuz ayında emekli olacak. 14 yıldır DAÜ öğrencilerine ve Kıbrıslı fotoğrafçılara ilham kaynağı olan çalışmalarını ya başka bir mecrada sürdürecek ya da ülkesine dönecek. Sonuç ne olursa olsun bu 14 yılda hocalığıyla, insanlığıyla, dostluğuyla ve sürekli üreten yaratıcı kişiliğiyle bize örnek olan Skip Norman bu adadan geçerken birçok insanın hayatında güzel izler bıraktı. Onun öğrencisi, arkadaşı ve meslektaşı olmaktan hayatım boyunca onur duyacağım.

Bu sergimi üzerimde emeği olan, bana inanan, güvenen, destekleyen ve her zaman yanımda olan Hocam Skip Norman'a ithaf ediyorum.

 

Mayıs 2010

İstanbul”

 

Skip Hoca 2010 yılında ülkesi Amerika’ya döndü. İki yıl sonra da kansere yakalandı. Tedavisi sona ermeye yakınken 2013 yılında kendisini ziyarete gittim. İyi görünüyordu, mutluydu, yıllar önce okuduğu üniversitenin olduğu kente eski arkadaşlarını ziyaret etmek ve bana gençliğinin bir bölümünün geçtiği yerleri göstermek için gezi planlamıştı, heyecanlıydı. Araba ile Maryland, Washington D.C’den  Columbus, Ohio’ya 700 kilometrelik yolu 10 saatte katettik. Orada geçirdiğimiz iki-üç günde Ohio State Üniversitesi’ne gittik, arkadaşlarını ziyaret ettik, bazı mekanlara ve şeylere olan özlemini giderdi. Aslında şimdi geriye dönüp baktığımda yaklaşan sonun farkında olduğunu, bu gezinin sevdiği insanları son bir kez görme amacı taşıdığını anlıyorum. Bir konuşmamızda bana ‘sana vasiyetimdir, ben ölünce vücudumu krematoryumda yaktırın, küllerimi de alıp Kıbrıs’a götür ve İskele’de denize dök’ demişti.

Bu sayfa için arşivimden fotoğraf bakarken Skip hocanın Washington’da sokakta yürürken beni arkamdan çektiği bir fotoğrafı önüme geldi. Hoca çevresinde gördüğü uyarı yazılarını, sembolleri ve işaretleri kullanarak mesaj içerikli kompozisyonlar oluşturmayı severdi. Üniversitede ‘Fotoğraf Okuma’ derslerinde bir fotoğrafın içeriğindeki ögelere bakarak o fotoğraf hakkında fotoğrafçının hangi mesaj kaygısı ile fotoğraf çektiğini anlamaya çalışırız. Evet bu bazen böyledir bazen de sırf estetik veya iyi kompozisyon kaygıları ile o fotoğraf çekilmiş, fotoğrafçının hiçbir mesaj kaygısı olmayabilir. Bu fotoğraftaki ‘end road work’ yazısı, benim o uyarı levhasının ilerisine yani yol çalışmasının bittiği alana geçmem, onun arkada kalması sanki artık birlikte çalıştığımız/ürettiğimiz dönemin bitmesi ve benim yoluma yalnız devam etmek zorunda olduğumun habercisi gibi. Hoca bu fotoğrafı belki bu düşünceyle çekmişti belki de sadece estetik kaygılarla. Kim bilir?

Skip Hoca 2015 yılının Mart Ayı’nda aramızdan ayrıldı. Vasiyet ettiği gibi gittim, çalışma odasındaki antropolojik ve fotoğraf araştırmalarını Ohio State Üniversitesi’ne bağışlanmak üzere ayırdım. Küllerini alıp Kıbrıs’a getirdim. Önce DAÜ İletişim Fakültesi’nde adına düzenlenen bir törenle hem tüm sevenleri olarak onu andık hem de fakültede kurduğum fotoğraf stüdyosuna onun adını verdik, onun fotoğraflarından oluşan bir sergi açtık. Küllerini ise o çok sevdiği denize döktük. Özgür ruhu gibi bedeni de özgür.

 Özlemle…

Yeni sayımızdan haberdar olmak için kaydolun.
Thank you! Your submission has been received!
Oops! Something went wrong while submitting the form.

YAZILAR

03-Eylül '23

03-Eylül '23

03-Eylül '23